Gail Halvorsen dünya tarafından 'Şeker Bombacısı”, komutan, havacı, uzay aracı mühendisi ve akademisyen olarak hatırlanmaktadır. Fakat Denise Williams için o bir “babaydı”. Babasının 2022’deki ölümünden önce Williams ve kardeşleri onun mirasını koruma ve devam ettirme sorumluluğu ile karşı karşıya kaldılar. İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’nin sadık bir üyesi olan Gail Halvorsen, kendisini ülkesine hizmet etmeye ve “öğrendiği hayat derslerini” çevresindekilerle paylaşmaya adamıştı.

Dünya Savaşı’nın ardından Almanya harabeye dönmüş ve Almanlara karşı düşmanlık yaygınlaşmıştı. Bu güvensizliğin ortasında, Sovyetler Birliği Haziran 1948’de Berlin’i abluka altına aldı. Bu durum, Birleşik Krallık ve ABD’nin açlık çeken 2,5 milyon Berlin halkına kaynak sağlamak üzere Berlin Hava İkmali’ni harekete geçirmesine yol açtı.
Savaşta bir arkadaşını kaybeden Gail Halvorsen de dahil olmak üzere birçok müttefik asker Almanlara karşı öfke besliyordu. İlk sevkiyatta Almanları gördüğünde nasıl bir tepki vereceğini bilemezken, uzatılan eller ve minnettarlık gözyaşlarıyla karşılandığında çok şaşırdı. Williams babasının şu sözlerini hatırlıyor: 'İşte o anda, daha önce sahip olduğum tüm öfkeyi kalbimde affettim. Neden böyle oldu? Bu nasıl mümkün olabilirdi? Çünkü insanları kurtarmaya yardımcı olmak için aynı görevdeydik.” Halvorsen’e göre, ihtiyaç sahiplerine hizmet etmek için bir araya gelme eylemi Alman halkını yeniden insan haline getirdi. Bu etkileşim, kendisinin çok iyi bildiği ünlü şeker damlası girişimine yol açan sohbete ilham verdi.
Babasının hikayesinden çıkardıkları ana sonuçlar sorulduğunda Williams, “bunun bir bağışlama hikayesi olduğunu,” Halvorsen’in hikayesinin “sadece bir savaş kahramanının hikayesi değil, bir sevindirici haber hikayesi olduğunu” açıkladı. David Williams, Halvorsen’in “bir Mesih adamı, bir inanç adamı olduğunu ve Mesih’in ışığını diğer insanların hayatlarına yansıttığını” sözlerine ekledi. Çelişkili duygularla daha yüksek bir amaç olan sevgi ve şefkatle yüzleşmek, Gail Halvorsen’in hayatından ve öğrettiği ilkelerden öğrenilebileceklerin sadece küçük bir kısmını temsil etmektedir.

Kutsal Kitap’a ek olarak Son Zaman Azizleri tarafından kullanılan bir kutsal yazı kitabı olan Mormon Kitabı’nda, Kral Benyamin adında bir lider halkına bir vaaz verir ve “hepimiz dilenci değil miyiz?” sorusunu yöneltir. Toplum genellikle mükemmelliğin ve gerçekçi olmayan beklentilerin bir resmini çizer, fakat günün sonunda, mücadele ederken görülmek ve yükseltilmek istemek insan doğasıdır. Berlin Hava İkmali sırasında Alman halkıyla ilk etkileşiminde Halvorsen, Almanları eski düşmanlarından ziyade yardım edebileceği ve kutsayabileceği kişiler olarak gördü. Bu şefkat ve hizmet perspektifi, Halvorsen’in mirasının temelini oluşturuyor. Denise ve David Williams’ın yaşatmayı taahhüt ettikleri bir miras.

Bunu “kutsal bir sorumluluk” olarak nitelendiren Denise Williams, Halvorsen’in belge ve eşyalarını organize etmeyi ve farklı tarihi kuruluşlara dağıtmayı kendine görev edinmiştir. Ayrıca babasının bir zamanlar konuşma yaptığı konferans ve etkinliklere katılarak onun hikayesini ve daha da önemlisi inanç ve Mesih gibi hizmet mirasını paylaşıyor. Williamslar şu anda İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’nin Hamburg Almanya Görev Bölgesinde görevli olarak hizmet etmektedirler. Görevli olarak yeni statüleri nedeniyle, görevlerine duydukları saygıdan dolayı artık Yaşlı ve Kızkardeş unvanlarını kullanmaktadırlar. Hannover’de görev yapan Williamslar, kendilerini genç yetişkin nüfusa hizmet etmeye ve Halvorsen’in hizmet ve şefkat görevini sürdürerek yerel topluluğa yardımcı olmaya adamışlardır.
Birey odaklı ve benmerkezci bir dünyada, daha önce yaşamış olanlardan dersler aktarmanın önemi giderek artmaktadır. Yaşlı ve Kızkardeş Williams için Alman halkına yardım etmek sadece aile tarihinde bir bölüm değil, Halvorsen’in kalıcı etkisinin bir devamıdır. İsa Mesih gibi Gail Halvorsen de hayatını iyilik yaparak ve başkalarına hizmet ederek sürdürdü. Onun kalıcı mirası, etiketlerin ötesine bakmak, insanları birey olarak görmek ve sevmek ve “hepimiz dilenci değil miyiz?” sorusunu hatırlamak için güçlü bir hatırlatıcı görevi görüyor.